Sizlerle son günlerde ülkemizde de görülmesinin ardından sıkça konuşulan gök taşlarını, durumlarına göre sınıflandıracak ve geçmişten günümüze yaşanan büyük gök taşı olaylarını konuşacağız.

Daha önce sizlerle Uzay tarihi ve yapılan tarihi SpaceX görevi ile ilgili bilgileri paylaşmıştık. Bu konu hakkındaki videomuzu ve geçmiş eğitim videolarımızı kanalımızdan izleyebilirsiniz.

Öncelikle geçtiğimiz günlerde neler yaşandı gelin birlikte bakalım.

27 Mayıs 2020 akşamı 22.30 sularında Trabzon, Rize, Artvin ve Erzurum dahil 11 ilden gözlemlenen bir ışık hüzmesinin cep telefonlarıyla çekilmiş görüntüleri sosyal medyada yayınlanmaya başlandı. Başlangıçta bu ışık hüzmesi her ne kadar UFO da sanılsa çok geçmeden uzmanların yaptığı açıklamalar sayesinde onların UFO değil, meteor olduğu halk tarafından da öğrenilmiş oldu.

Meteor, Türkçe anlamıyla gök taşı olarak adlandırılmaktadır.

Peki gök taşı nedir?

Gök taşları, güneş sisteminde bulunan ve Güneş’in yörüngesinde dolanan büyük veya küçük kaya parçalarının ortak adıdır ve bu kaya parçalarının bazılarının o meşhur büyük patlamadan kalan parçalar olduğu düşünülmektedir. Bu yüzden bu kaya parçaları, evrenimizin oluşumu ile ilgili sırları da barındırabilir.

Geçmişten günümüze hep bir merak konusu olan gök taşları çoğu zaman dünya atmosferinden geçmeden çıplak gözle görünmez. Hatta 29 Nisan 2020 günü 1998 OR2 olarak adlandırılan devasa bir gök taşı, dünyanın çok yakınında geçmiş ve astronomların ancak teleskoplar ile yaptığı gözlemler sayesinde görüntülenebilmiştir.

Türkçe ismiyle herhangi bir sınıflandırmaya tabi olmayan gök taşlarını, bilimsel isimleriyle sınıflandırabiliyoruz. Öncelikle şu dört terime bir göz atalım. 

Asteroid, meteoroid, meteor ve meteorit.

Asteroid haricinde diğer 3 terim birbirlerine çok yakın görünüyor olsa da aslında her bir terim farklı bir durumu ifade etmektedir. Bu üç terime geçmeden önce Asteroid terimini bir inceleyelim.

Asteroid, Güneş etrafında dönen ve 10 metreden büyük çapa sahip, gezegen olmayan kayalık gök cisimlerine verdiğimiz bir isimdir. Ayrıca Mars ile Jüpiter arasında bulunan Asteroid kuşağında ve güneş sisteminin sonunda bulunan Kuiper kuşağında da binlerce hatta milyonlarca asteroidin olduğu bilinmektedir. Güneş sistemimizin bir parçası olan asteroidlerin çapları, bazı örneklerde 500 kilometreye kadar çıkabilir.

Asteroid kuşağında bulunan Ceres gibi bazı gök cisimleri öylesine büyüktür ki, keşfedildikten sonra cüce gezegen olarak isimlendirilmiştir. Bu keşiften hemen sonra, o zamana kadar güneş sisteminin 9. Gezegeni olan Plüton da gezegenlik statüsünü yitirerek cüce gezegen olarak kategorize edilmiştir. Bu durum, asteroidlerin astronomi çalışmalarına ne denli etki edebildiğine güzel bir örnektir.

Asteroidlerin Güneş etrafında dolandığını göz önünde bulundurularak herhangi bir asteroidin, Dünya’mıza çarpması dönem dönem manşetlerde olsa da bu boyutlarda olup da Dünya'yı öngörülebilir gelecekte tehdit ettiğini bildiğimiz bir gök cismi henüz bulunamamıştır.

Şimdi de diğer 3 terime gelin birlikte bakalım.

Aslında daha önce de bahsettiğimiz gibi bu 3 terim de gök taşı anlamına geliyor. Terimlerdeki farklılık ise gök taşının durumunu bizlere bildiriyor.

Örneğin gök taşından meteoroid olarak söz ediliyorsa, bahsi geçen gök taşı, aynı 1998 OR2 gibi, Dünya atmosferine girmeden Dünya’nın yakınından geçip gidecek demektir. Eğer meteor terimi kullanılıyorsa, gök taşı atmosferden geçmiş, geçerken atmosfer ile yaşadığı sürtünme etkisinden dolayı yanmış, bu yanma durumundan dolayı arkasında bir kuyruk oluşturarak gökyüzünde gözlemlenmiş demektir. İşte birçok insanın dilek tuttuğu ve halk arasında yıldız kayması olarak bilinen bu durum aslında gök taşının atmosferden içeri girmesi, hızlıca yanması ve gözden kaybolması durumudur. Meteor olarak adlandırdığımız gök taşları Dünya yüzeyine düşemeden tamamen yanarak kaybolurlar.

Eğer bir gök taşı için meteorit terimi kullanılıyorsa işte bu noktada tehlike çanları çalıyor olabilir. Çünkü meteorit olarak adlandırılan gök taşları her ne kadar atmosferden yanarak geçse de yapılarından veya büyüklüklerinden dolayı tamamen kaybolmazlar ve Dünya zeminine sert bir iniş yaparlar. Eğer meteorit çok büyükse, etkileri yıkıcı olabilir.

Her ne kadar Ay’da veya Merkür, Mars gibi diğer karasal gezegenlerde gördüğümüz ve gök taşı çarpması sonucu oluşmuş kraterlerin benzerleri Dünya üzerinde de bulunsa da yapısal olarak ormanların, denizlerin veya göllerin bu kraterleri örtmesinden dolayı birçoğu görünmez olmuştur. Bu kraterlerden en eski ve en büyük olanı, Güney Afrika’da bulunan Vredefort krateridir. Bu krater 300 km genişliğindedir ve yaklaşık 2 milyar yaşındadır. Meksika’nın Yukatan yarımadasında bulunan Chicxulub kraterinin hikayesi ise çok daha ilginçtir. Bundan 65 milyon yıl önce oluşan bu devasa krater, tam da dinozorların Dünya üzerinden yok olduğu zamanlarda oluştuğundan, bazı bilim insanları bu kratere çarpan gök taşının dinozorları yok ettiğini düşünmektedirler.

Uzay Kampında gerçekleştirdiğimiz uzaktan eğitim programlarının en eğlenceli konularından biri olan "Gizemli Haberciler" konusunda Güneş sistemimizin bu küçük nesnelerini detaylıca işliyor, hatta eğitim sonrasında muhteşem deneyler yapıyoruz. Ayrıca son yıllarda düzenli olarak yaz programlarımızın 1 haftasını Asteroid Haftası olarak ilan ediyor ve bu haftaya katılan katılımcılarımıza özel gök taşlarından kuyruklu yıldızlara birçok gök cismini eğlenerek keşfediyoruz! Peki sizler hiç kayan bir yıldız yani artık öğrendiğimiz ismiyle meteor veya meteorit gördünüz mü? 

Çocuklar İçin Benzersiz Yaz Kampları!

Çocuklar İçin Benzersiz Yaz Kampları!

2025 Çocuklar İçin Yaz Kamplarına Kayıtlar Başladı! Türkiye'nin Eşsiz Eğitim Merkezinde 7-15 Yaş Grubu İçin Yaz Kampı Eğlencesi ve Eğitim Bir Arada!

01.01.2025
Dünya Dışı Yaşam Arayışı: Son Keşifler ve Bilimsel Gelişmeler

Dünya Dışı Yaşam Arayışı: Son Keşifler ve Bilimsel Gelişmeler

Evrenin derinliklerinde yalnız olup olmadığımız sorusu, insanlığın en büyük meraklarından biri. Bilim insanları yıllardır teleskoplar, uzay araçları ve radyo sinyalleri aracılığıyla bu soruya yanıt arıyor. Son gelişmeler ise, Dünya dışı yaşamın sanılandan daha yakın olabileceğini gösteriyor. Gelin, son dönemde yapılan en heyecan verici keşiflere birlikte göz atalım.

28.02.2025
Yapay Zeka ve Uzay Keşfi

Yapay Zeka ve Uzay Keşfi

Yapay zeka, son yıllarda hızla gelişen ve pek çok sektörde derin etkiler yaratan bir teknolojidir. İnsan hayatına etkileri açısından bakıldığında, yapay zeka birçok açıdan olumlu katkılar sunmaktadır. Yapay zeka sayesinde üretilen otomasyon sistemleri ve akıllı cihazlar, insanların günlük yaşamlarını daha kolay ve konforlu hale getirmektedir.

04.04.2024
Türkiye’nin Uzaydaki Yeri: Geçmiş, Günümüz ve Gelecek

Türkiye’nin Uzaydaki Yeri: Geçmiş, Günümüz ve Gelecek

Gökyüzü, insanlık tarihinde daima bir gizem kaynağıydı. Anadolu toprakları, binlerce yıl boyunca bu gizemi gözlemleyerek, yıldızların altında birçok medeniyeti ağırladı. Günümüzde ise Türkiye, bu gizemli uzay yolculuğunda yeni bir döneme imza attı.

12.03.2024
 Türkiye’nin İlk Astronotu Alper Gezeravcı, Uzayda Bilimsel Çalışmalarla Tarih Yazdı!

Türkiye’nin İlk Astronotu Alper Gezeravcı, Uzayda Bilimsel Çalışmalarla Tarih Yazdı!

Türkiye' nin gökyüzüne uzanan hayallerine yepyeni bir boyut kazandıran bir isim: Alper Gezeravcı. Türkiye'nin ilk astronotu olarak Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda 13 bilimsel deney gerçekleştirdi. Uzayda yapılan bu deneyler, Türkiye’nin bilimsel çalışmalara katkı sağlamasının yeni bir adımı olarak öne çıkıyor.

21.02.2024
Üste Çık